DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Anayasamızın 56. Maddesinde “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir” denilmektedir. Bu nedenle her insan çevreci olmak ve bu sorumluluğu taşımak zorundadır.
ÇEVRE NEDİR
İnsanların sürekli yaşadıkları, canlı-cansız varlıkların bir arada bulundukları, birbirlerini etkiledikleri yere çevre denir. Hava, su, dağlar, ovalar, çayırlar, ormanlar, göller, denizler, ırmaklar, doğal çevreyi oluşturur.
Ne hava, ne su, ne de toprak kendi kendine kirlenmez. İnsanoğlu kimi zaman bilerek fakat önemsemeyerek, kimi zaman da farkında olmadan çevreyi oluşturan unsurları kirleterek dünyanın ve dünya üzerindeki canlı yaşamının geleceğini tehlikeye atmaktadır. Tüm dünya üzerinde çevre kirliliği ile ilk kez nüfusu kalabalık ve hızla artan, nüfusun yoğun olduğu kent ve endüstri merkezlerinde karşılaşılmış ve bu kirliliklerin hızla dünyaya yayılması çevrenin kirlenmesine ve bozulmasına neden olmuştur.
ÇEVRE BİLİNCİNE SAHİP OLMAK
Çevre bilincine sahip olmak, temel insan haklarının eşitlik ve adalet ilkelerini içine alan çağdaş insan davranışıdır. Kendi içinde duyduğu bireysel sorumluluk duygusunu etrafındaki insanların da duyması için çaba göstermeyi de gerektirmektedir
Çevre kirliliği konusunda toplumun en küçük birimi olan aileden, eğitimcilere, yerel yönetimlerden vatandaşlara kadar toplumun her kesiminden ve her yaştan insana çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Bu durumda; şimdi ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri, sağlıklı ve temiz su içebilmeleri, kırlarda çocuklarımızın rahatça oynayabilmeleri, topraklardan bol ve bereketli ürün alınabilmesi için bireylerin, tek tek ve örgütlü bir şekilde sorumluluklarını bilmeleri ve ona göre davranmaları gerekmektedir. Geleceğini düşünen herkes çevreyi temiz tutmalı ve korumalıdır. Çevreyi temiz tutmanın yolu bireysel sorumluluk duygusundan, çevre bilincinin oluşmasından geçer.
İnsanlığın geleceğini yakından ilgilendiren ve evrensel bir tehlike oluşturan, çarpık kentleşme, sağlıksız sanayileşme, beslenme ve enerji konusunda yaşanan problemler, azalan ve tükenen canlı türleri, artan kirlilik ve iklim değişikliklerinin neden olduğu çevre kirliliği, çağımızın önde gelen sorunlarındandır
Sanayileşme ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları, çevre sorunlarının artmasına neden olmuştur. Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesi, günümüzde insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Sanayi atıkları, spreyler, yakıtlarla ortaya çıkan dumanlar, petrol ve ilaç atıkları, plastik ürünler, suni gübreler ve çöpler, çevre kirlenmesine neden olan en önemli etkenlerdendir.
ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN ETKİLERİ VE KÜRESEL ISINMA
Bilim insanları, küresel ısınma, kuraklık, iklim felaketleri, canlı türlerinin ve biyoçeşitliliğin ortadan kalkması ve ekolojik krizin geri dönülmez noktaya gelmesi nedeniyle, önümüzdeki yıllarda üzerinde yaşayabileceğimiz özelliklere sahip bir dünyada yaşamanın zorlaşacağını net bir şekilde belirtiyorlar. İklim değişikliği nedeniyle dünyanın 2050’ye kadar ortalama 2-3 derece ısınacağını, tarımsal üretimin, denizlerdeki balıkların azalacağını, iklim değişikliğinin gıda krizi, açlık ve iklim göçleri gibi sosyoekonomik sonuçların dünyamızı etkileyeceğini belirtiyorlar.
Doğayı kirleten ve ekolojik dengeyi bozan başlıca etken insan unsurudur. Çevre kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarardır. Normal şartlarda kendi kendini temizleme özelliği olan doğa, insanın bilinçsizce kullanımı sonucunda aşırı kirlenmekte ve kendi gücünü aşan bu kirlenmeyi önleyememektedir.
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Bütün bu nedenlerle 1972 yılında İsveç'in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla, 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir.
Bir yandan sürmekte olan ekonomik büyümeyi desteklemek, bir yandan da doğal ve tarihi güzellikleri ile yeryüzünde başka bir yerde görülmeyen bir ekolojik ortama sahip olan ülkemizde, çevre kalitesini artırmak; havasıyla, suyuyla, yeşil alanlarıyla, temiz bir çevre oluşturmak temel hedefimizdir
Sürdürülebilir kalkınma, insan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkân verecek şekilde olmak zorundayız. Çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sürdürülebilirliğin ön koşullarından biridir
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü olarak çevremizin korunması adına elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu görev ve sorumluluk bilincimizle Sürdürülebilir Çevre, Medeniyetimizi Yaşatan Kentler anlayışı içerisinde çalışıyoruz.
SIFIR ATIK
Sıfır Atık kapsamında ambalaj atıkları, tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, ömrünü tamamlamış akü ve piller, ömrünü tamamlamış lastikler gibi konularda atık üreticilerinin yapmaları gereken beyanlar online olarak Müdürlüğümüzce takip edilmektedir.
Bakanlığımız tarafından başlatılan “Sıfır Atık Projesi” kapsamında 20 eğitimle 2863 kişiye bilgilendirme yapılmıştır.
İlimizde Valilik binası dahil kamu kurum, kuruluş, eğitim kurumu, akaryakıt istasyonu, zincir market, ÇED Yönetmeliği Ek-1/Ek-2 listesinde yer alan işletmeler olmak üzere toplam 170 adet Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi verilmiş olup sıfır atık bilgi sistemine dahil edilmiştir.
Bilecik ilinde bu güne kadar Sıfır atık bilgi sistemine toplam 8.929 ton atık girişi yapılarak geri dönüşümü sağlanmıştır.
Bu çalışmalarla : 56.720 m3 su
9.546 m3 depolama alanı
12.064.348 kwh enerji tasarrufu yapılarak geri dönüşüme katkıda bulunulmuştur.
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak dileğiyle, Dünya Çevre Günü'nü kutluyor saygılar sunuyorum.
Mustafa BUDAK
Bilecik Çevre ve Şehircilik İl Müdürü